ve son gün.. – Negrolu Toplar

Günler uzadı, nasıl geçecek bir ay, hadi ilk hafta, ikinci hafta derken baktım ki son haftaya gelmişiz bile. Ve bugün bayram.. Bu sene Ramazan’ın sona erişi çok hüzünlendirdi beni. Çok neşeyle karşıladım, belki ondan, kim bilir..
Ramazan’ın bereketi bloguma da yansıdı farkederseniz. Hergün yeni bir tarif diyerek sevgili Ayşem’in ön ayak olmasıyla, kaçırdığım günler olsa da hergün birşeyler paylaşmaya çalıştım sizlerle. Paylaşamadığım nice sofralar, güzel anlar oldu. Çok şükür sevdiklerimle bereketli ve huzurlu bir Ramazan geçirdim.
Herkes bu kadar şanslı değildi bu Ramazan. Sel felaketi haberleriyle üzüldük, duaların kabul edildiği bu ayda dualarımla onların yanında olmaya çalıştım. Rabbim onların imtihanlarını kolaylaştırsın, sabırlarının mükafatını kat kat versin..

Bu kutlu aya, güzel bayramlara tekrar erişebilmek ümidiyle,
herkese mutlu bayramlar diliyorum..



NEGROLU TOPLAR

MALZEMELER
2 paket negro bisküvi
2 paket burçak bisküvi
1 paket labne peyniri
2 yemek kaşığı çokokrem
yarım paket krema
üzerini kaplamak için;
çikolata

YAPILIŞI
Bisküviler rondodan geçirilir. Diğer malzemeler de bisküvilere katılıp elde edilen hamurdan top şekiller yapılır. Benmari usulü eritilmiş çikolataya bulanıp arzuya göre toz fıstık ile süslenir. Buzdolabında bekletildikten sonra servis edilir.

26. gün – Kadir Gecesi

Rahmân ve Rahîm Allah’ın adıyla.
1. Biz onu (Kur’an’ı) Kadir gecesinde indirdik.
2. Kadir gecesinin ne olduğunu sen bilir misin?
3. Kadir gecesi, bin aydan hayırlıdır.
4. O gecede, Rablerinin izniyle melekler ve Ruh (Cebrail), her iş için iner dururlar.
5. O gece, esenlik doludur. Ta fecrin doğuşuna kadar.

(kadir suresi)

Duaların kabul olduğu, Kur’an’ın indirildiği kadir geceniz mübarek olsun. Böyle geceler Allah’a yakınlaşıp tövbe etmek için birer fırsat bizler için.
Bugünkü dualarımıza Pakistan’daki selden etkilenen afetzedeleri de katalım. Maddi yardım yapabilecek imkanda olanlar ordaki müslüman kardeşlerimizi de unutmazlar inşallah. Maddi yardım yapamıyorsak da dualarımızla onların yanında olalım. Hem ülkemizin şu son durumuyla ilgili olarak, hem de Rize’de ve Pakistan’daki sel felaketlerinden zarar gören insanların biran önce toparlanıp eski güzel günlere dönebilmesi adına dualarımızı herzamankinden daha fazla edelim. Hepinize hayırlı ve berekerli kandiller dilerim.

1. gün – Hafif bir iftar teklifi..

Ramazan’ın ikinci gününden merhabalar!

Çok şükür bu kutlu aya eriştik. Artık Ramazan ayını karda kışta yaşadığımız günler çok geride kaldı.. Mevsimin giderek yaza denk gelmesi beni ilk başlarda çok tedirgin etse de anladım ki; Allah her mevsimde orucun kolaylığını da veriyor. Bu ayda işlediğimiz her güzel fiil için bin kat bonus sevaplar kazanacak olduğumuzu düşününce, bu uzun oruçlar karlı birer yatırım olarak görünüyor gözüme.. İnşallah orucu sadece yeme-içmeyi kesmekten ziyade, bütün azalarımızla günahlardan uzak duracak şekilde tutabilenlerden oluruz bu sene. Bu vesileyle hepinizin Ramazan ayının mübarek olmasını diliyorum.

İlk iftar soframız için, bu akşam eşimin isteği üzere mercimek çorbası+lazanya pişirdim. Bütün gün boş duran mideye iftarda yüklenmemek adına, bu yıl da geçen yıl olduğu gibi az çeşitli ama besleyici menüler hazırlamak istiyorum. Sizlere de fikir olması açısından fırsatım oldukça paylaşmayı düşünüyorum.

Lazanya için kutusunun üzerindeki tarifi uyguladım. Genelde her markanın kutusunda tarifi yazıyordur diye tahmin ettiğimden ayrıca buraya yazmıyorum. Yine de arzu eden olursa yayınlayabilirim.

BOLONEZ SOSLU LAZANYA

MALZEMELER

10 adet lazanya
40 gr. tereyağ
40 gr. parmesan peyniri (normal kaşar peynir kullandım)
800 gr. süt
40 gr. un
küçük hindistan cevizi (kutuda arzuya göre yazıyor, ben kullanmadım)
1 kuru soğan
300 gr. kıyma
4 domates
2 havuç
3 diş sarımsak (ben kullanmadım)
tuz

YAPILIŞI

Beşamel sos için; tereyağ eritilir ve içine un ilave edilir. Topaklaşmanın önlenmesi için sürekli karıştırılarak süt ilave edilir. Tuz ve hindistan cevizi eklenip kaynatılır.

Kıymalı sos için; soğan ince ince doğranır veya benim yaptığım gibi rendelenir. Soğan sıvıyağda kavrulur. Sarardıktan sonra rendelenmiş havuç da ileve edilip biraz daha kavrulur. Kıyma da eklenip orta ateşte kavurma işlemine devam edilir. Kıyma kavrulduktan sonra küp küp kesilmiş domates ve sarımsak ilave edilir. Tuz serpilip ara sıra karıştırmak suretiyle, tencerenin kapağı kapatılarak domatesler pişene kadar beklenir.

Fırın kabı yağlanıp, kıymalı sostan biraz dökülür, üzerine beşamel sostan da dökülüp bir kat lazanya döşenir. Üzerine yine kıyma+beşamel sos dökülüp, lazanya serilir ve en üstte sos kalacak şekilde lazanya bitene kadar kat kat devam edilir. En üzerine peynir rendesi serpilip, 200-220 derecelik fırında 20 dakika kadar pişirilir.

not: Lazanya hamurunu önceden haşlamanıza gerek yok. Beşamel sosu biraz sulu tutarsanız fırında yumuşacık pişiyor.

Ayrıca ben iki kişi olduğumuz için yaklaşık 6-7 yaprak lazanya kullandım. Siz de ikram edeceğiniz kişi sayısına göre ayarlama yapabilirsiniz.

Maraş notları..

Uzunca bir aradan sonra yeniden merhaba..

Sanırım herkes alıştı artık benim bu uzun ara verişlerime. Aslında anlatacak çok şey var ama nedense kafam rahat bir şekilde oturamıyorum bilgisayar başına. Yasir annesi kendisinden başka birşeyle ilgilensin istemiyor bu aralar. Kalabalık ortamlarda bulunmaya alışınca, evde tek başına sıkılıyor artık. Ayrıca bir aydır da gözlük takmaya (pek taktığı söylenemez ama, öyle diyelim) başladı, biraz da bu alışma sürecinden olsa gerek, buluttan nem kapar oldu.

Geçtiğimiz hafta da Urfa & K.maraş gezimizden döndük. Yasir’i babasının akrabalarıyla tanıştırdık, ben de eşimin memleketi Maraş’ı gezme fırsatı buldum. Biraz hızlı bir gezi oldu ama Maraş dondurması yemeden dönmedim tabi.. 🙂

Ayrıca Maraş’ın bir diğer meşhur yiyeceği ise, tarhana dedikleri cipse benzer bir çeşit çerez. Yoğurt, dövme buğday ve kekik ile yapılıyor. Kuruması için hasırların üzerine serilip, güneşte bekletiliyor. Tam kurumamış, nemli haline de frik deniliyor. Kuruyemişlerle beraber çayın yanında yiyor Maraşlılar tarhanayı. Ben ilk yediğimde hiç hoşlanmamıştım ama artık ben de sevmeye başladım. Bu tarhananın çorbası da oluyor, tarifini kayınvalidemden öğrendim, yaptığım zaman sizlerle de paylaşacağım. Çok lezzetli ve besleyici bir çorba oluyor.

Komşu Fırın'da ekmek pişirdim..

Geçen hafta sonundan beri anlatmak istediğim bir etkinliğe katıldık annemle.. Komşu Fırın’a ekmek pişirmeye gittik. Her etkinlikten sonra söylediğimiz gibi; yine iyi ki gelmişiz dedik.

Gittiğimizde sıcacık ekmekler, kruvasanlar kahvaltı için bizi bekliyordu. Ben evden çıkmadan birşeyler atıştırmış olduğum için, çayımın yanında sadece Suadiye Komşu Fırın’da çıkan çikolatalı enfes kekten yedim. Ayrıca yalnızca yılbaşında üretilen yılbaşı ekmeğinden tattık, fırından çıkar çıkmaz.

Karnımızı doyurduktan sonra geçtik tezgahın başına. Önce ben sadece kamera arkasından izledim bütün aşamaları. Sonra herkes dinlenirken, bir ekmek de ben pişirdim. Ekmek pişirmek öyle basit birşey değilmiş anladım. Hamuru yoğurma süresi var, dinlendirme süresi var, yoğurma şekilleri var ve hatta üzerine atılan kesiğin bile usulü var. İşin en çok bizi zorlayan kısmı o kesikleri atmak oldu desem, inanır mısınız? Bu aşamalarda her ince ayrıntıyı bizlere sıkılmadan anlatıp sorularımızı cevaplayan Nevzat Usta’ya da çok teşekkür ediyorum. Ayrıca bu etkinliğe bizi davet eden Eda Hanım’a ve Özlem Hanım’a da çok çok teşekkürler..

Pişirdiğimiz ekmeklerin yanısıra bir sepet dolusu kurabiye, kek ve ekmek çeşitleriyle döndük evimize. Sepetimizde zinde ürünlerden de vardı. Zinde ürünler tahmin edebileceğiniz üzere kalorisi düşük ürünler. Zinde kurabiyeyi özellikle çok sevdim. İçinde şeker yok, pekmez ve kuru üzüm var. Diyet yaparken çayın yanına birşeyler arayanlar için mükemmel bir alternatif, şiddetle tavsiye ediyorum.. Diyet yapmayanlara da vişneli çikolatalı keki tavsiye ediyorum 🙂

o gün çektiğim bütün fotoğrafları görmek için lütfen aşağıdaki kutucuğu tıklayın..

komşu fırın

Beyaz Fırın'ın Renkli Daveti

Cumartesi günü Beyaz Fırın’daydık annemle beraber. Davetiye bile ilginç bir buluşma olacağının sinyallerini veriyordu. Davetiyenin olduğu kutudan yumurta ve bir kese un çıktı, ne kadar ilginç bir fikir değil mi?

Oraya vardığımızda bu şahane sofra karşıladı bizleri. Beyaz Fırın beşinci nesil yöneticisi Nathalie Hanım bizi harika bir şekilde ağırladı. Sanki uzun yıllardır tanıdığım bir arkadaşıma çaya gitmiş gibi hissettim kendimi. Bu sofrada Hıdır Usta da eşlik etti bize. Nathalie Hanımla beraber, yediğimiz poğaçaların hikayelerine kadar anlattılar bize.

İlk fotoğraftakiler ise makaron. Uzun zamandır tatmak istediğim bir lezzetti. Hayal ettiğim kadar varmış, çok güzellerdi. En çok vanilyalıyı beğendim. Bu lafımdan hepsinin tek tek tadına baktığımı da anlayabilirsiniz. Koskoca makaron kasesini tam önümde duruyordu, mümkün mü tatlarına bakmamak?! Menekşeli olan da farklı bir lezzet, onu da tavsiye edebilirim..

Şimdi sizleri çektiğim diğer fotoğraflarla başbaşa bırakıyorum.

Pasta şefi Yeşim Hanım Sable Breton yapımını uygulamalı olarak anlatırken..

Ve günün sonunda bu tatlı günün anısına, ismimize özel basılmış defter ve önlüklerimiz , makaronlarımızla döndük evlerimize..

Annem ve ben harika bir gün geçirdik Beyaz Fırın’da.. Bu harika organizasyonda emeği geçen herkese çok teşekkürler!

MSA'da Tefal ile keyifli bir gün…

Geçen haftalarda Tefal’den gelen bir davet üzerine annemle birlikte Mutfak Sanatları Akademisi’ne gittik. Esra Hanım gönderdiği davet mailinde, Tefal’in yeni ürünü olan Nutricook‘u bizlere tanıtacaklarını söylediği için çok heycanlıydım. Biz bloggerların fikirlerine bu şekilde değer verilmesi de beni ayrıca çok mutlu etti ..

MSA’ya vardığımızda herkes dil balıklarını almış, ıspanakla birlikte rulo yapmaya başlamıştı bile. Hemen yerlerimize geçip başladık şefimiz Aykut Bey’in talimatlarına uymaya.. Önce, safran soslu dil balığı pişirdik, tam altı dakikada! Safranı balık pişirirken kullanmak daha önce hiç aklıma gelmemişti ama bundan sonra sıklıkla kullanacağım kesinleşti. Leziz balığımızı yedikten sonra Actifry’da pirzola, Nutricook’ta da rizotto pişirdik. Bu ikisini de önceden Actifry’da kızarttığımız sebzelerle birlikte yedik. Hem de hiç vicdan azabı duymadan 🙂 Çünkü Actifry’da bir kilo patates sadece bir kaşık yağ ile kızarıyor.

Ben Actifry satın almak için daha ufak boyunun çıkmasını beklerken, Tefal biraz daha büyüğünü üretmiş. Demek ki kızartma sağlıklı olunca benim büyük sandığım boy bile yetmiyor ailelere..

Yemekten sonra da elmalı tatlımızı pişirip, şefimizin bizler için önceden hazırladığı çikolatalı tatlı ile birlikte afiyetle yedik.

Bu güzel etkinliğin sonunda Tefal ekibi hoş bir süprizle uğurladı bizleri.. Unutulmayacak bir deneyimi bize yaşattıkları için, fikirlerimize değer verip dinledikleri için ve güzel hediyeleri için hepsine tek tek teşekkür ediyorum..

Yasir de Nutricook ile ona pişireceğim sağlıklı yemekler için oldukça heycanlı. Getirdiğim broşürleri uzun uzun inceledi kendisi..

Lezzet okulunda bir gün..

Geçtiğimiz haftasonu annemle beraber Kalamış yollarına düştük. Hobimle Lezzet Okulu’nda Softbowl’un davetlisi olarak çay saati dersine katıldık beraber. Şefimiz Hayal Demirkol ile Softbowl ürünlerini kullanarak birkaç tarif denedik.

İlk defa bir lezzet okulunda bloggerlarla beraber yemek pişiren biri olarak bu işten çok keyif aldığımı söyleyebilirim. Bizi bu güzel organizasyona davet eden sevgili Sevil‘e özellikle teşekkür ederim.

Annem poğaçalara şekil verirken ben de çayımın yanında fırından yeni çıkmış mısırlı muffinlerin tadına baktım.

Daha sonra, ortası çukur kalıplarda pişen muffinlerin içlerini krem peynirle doldurup dereotuyla süsledik..

Poğaçaları tepsiye dizmeden önce yağlı kağıt yerine kullanılabilen silikomatı çok kullanışlı buldum. Hatta annem hemen çıkışta bir tane kendine satın aldı.

Mayalanmakta biraz yavaş davrandığı için ümidi kestiğimiz poğaçalarımız fırından çıktığında puf puf olmuşlardı. Lezzeti de muhteşemdi tabiki.. Bu güzel tarifleri bizimle paylaştığı için şefimiz sevgili Hayal‘e de çok teşekkür ederiz…

Kavanozda Hediye

Uzun zamandır yabancı bloglarda “gift in a jar” adıyla gördüğüm hediye fikrini hayata geçirmek istiyordum. Gift in a jar yani kavanozda hediye, bir kurabiye ya da kek tarifinin kuru malzemelerinin katmanlar halinde bir kavanoza doldurulup, tarifinin de yanına iliştirilmesiyle oluşturuluyor.

Ben de bir kaç ay önce arkadaşlarla yaptığımız hediye çekilişi için, fotoğraftaki kavanoz kurabiye karışımını hazırladım. Yalnız elimdeki hemen hemen bütün tariflerde aldığı kadar un lafı geçtiği için tarif bulmakta biraz zorlandım. En son, daha önce sitede de yayınladığım budaklı kurabiye tarifinde kadar kılıp, malzemeleri ölçerek kavanoza doldurdum.

Malzemeleri kavanoza doldururken dikkat edilmesi gereken şey; önce toz olanları sonra da kuruyemiş, çikolata gibi daha taneli malzemeleri doldurmak. Çünkü; malzemelerin karışmadan katman katman görünmesi gerekiyor. Hatta esmer şeker kullanılan bir tarifiniz varsa, iki beyaz malzemenin arasına esmer şekeri dökmek daha güzel bir görünüm elde etmenizi sağlayacaktır. Tabi işlem tamamlandıktan sonra kavanozu fazla sarsmadan taşımalısınız.

Ayrıca kavanozun ağzına kadar dolu olması da daha hoş bir görünüm sağlıyor. Benim kavanozum biraz büyük kaldı, ama malzemeleri karıştırmadan daha ufak bir kavanoza aktaramayacağım için bu şekilde bıraktım.

Tarifi de bir karta yazıp kapağın altına yerleştirdim. Kavanozu da kurdela ile bağlayıp hediyeyi hazırlamış oldum. Arzu edilirse, tarif kartı kurdelaya da iliştirilebilir. Hatta kalıpla kesilecek bir kurabiye tarifini hazırladıysanız, minik bir kalıbı da kurdelaya bağlayabilirsiniz.

Bu hediyeyi ben de, hediye ettiğim arkadaşım da çok beğendik. Umarım siz de basit ama dikkat çekici bu hediye fikrini beğenirsiniz…

Yıldız Parkı'nda bir gün..

Geçen hafta Pazar günü, Carte d’Or ‘un daveti üzere eşimle birlikte Beşiktaş Yıldız Parkı’na doğru yola çıktık. Yolda Yasir’i anneanne’ye emanet ettikten sonra buluşma mekanına vardık. Kapıda bizleri güler yüzüyle Aylin Hanım karşıladı. Birazdan tadacağımız dondurmalı pastanın afişlerinin arasından geçerek yerimize oturduk. Biryandan blogger dostlarla sohbet ederken, biryandan da çaylarımızı içip güzel ikramlardan yedik.

Derken, bir ara ismimin anons edildiğini duydum ve süpriiiz, sahnedeyim! Carte d’Or Şubat doğumlulara süpriz bir doğum günü kutlaması düşünmüş. Mumlar üflendi, pastalar kesildi.. Sonra hepimize birer zarf verildi, doğum günü hediyesi olarak.. Zarfı açınca gördük ki; Carte d’Or ekibi bizim adımıza AÇEV’e bağış yapmış.. Ne kadar ince bir davranış, değil mi?

Daha sonra Carte d’Or ürün müdürü Canan Hanım bizlere dondurmalı pastadan, dondurmalı blogdan bahsetti. Karşılıklı görüş alışverişinde bulunduk, sohbet ettik.

Vee sıra geldi dondurmalı pastanın tadına bakmaya 🙂 Şimdilik iki çeşidi bulunan pastanın ben en çok karamellisini beğendim. Dondurmayı misafirlere kasede ikram etmek yerine,  süslü bir şekilde hazırlanmış olanı dilimleyerek servis etme fikri bana çok cazip geldi..

Son olarak da, Carte d’Or ekibi, mekandan ayrılırken bizlere evlerimize götürmemiz için dondurmalı pastaları paket yapıp hediye ettiler. Yanında da dondurmamızı servis edeceğimiz tabağı ile birlikte! Herşeyin ince ince düşünülüp hazırlandığı bu organizasyonda ben çok güzel vakit geçirdim. Böyle güzel organizasyonların devamını diliyorum…