Patlıcanlı & Pastırmalı Pide

Instagram’da severek takip ettiğim Muna Abla’nın güzel bir tarifini vermek istiyorum. Hamuru çok lezzetli, çeşitli iç malzemelerle denenebilir.

Untitled

MALZEMELER

hamur için;
250 gr. oda sıcaklığında tereyağ
1 yumurta sarısı
3 yemek kaşığı yoğurt
1 çay kaşığı tuz
4,5 su bardağı un
1 tatlı kaşığı kabartma tozu

içi için;
3 patlıcan
1 kuru soğan
sotelemek için yeterince zeytinyağ
1 yemek kaşığı salça
tuz, karabiber
5-6 dilim pastırma

YAPILIŞI

Yağ, yoğurt ve yumurta sarısı karıştırılıp içine elenmiş olan un, kabartma tozu ve tuz ilave edilir. Hamur yoğrulduktan sonra üzeri kapatılıp 20 dk. dinlendirilir.
İçi hazırlamak için, yemeklik doğranmış soğan zeytinyağda sotelenir. Alacalı soyulup zar şeklinde doğranmış olan patlıcanlar da ilave edilerek sotelemeye devam edilir. Bu işleme kısık ateşte devam edilirken, tuz, karabiber ve salça da ilave edilir. Pastırmalar da doğranıp malzemeler bütünleşinceye kadar sotelenir. Daha sonra hazırlanan iç soğumaya bırakılır.
Dinlenmiş olan hamur iki eşit parçaya ayrılıp oval şeklinde ve bir parmak kalınlığında açılır. Bu hamurların ortasına iç malzeme uzunca pay edilip hamur iki uzun yanından ortada birleştirilerek katlanır. Yağlı kağıt serili tepsiye alınan hamurların üzerlerine yumurta sarılısı sürülüp çörek otu serpilir.
Önceden ısıtılmış 180 derecelik fırında kızarana kadar pişirilir. Dilimlenerek servis edilir.

Untitled

Süt Dilimi

Hala blogumu okuyan varsa, herkese selamlar! 🙂

Son zamanlarda bir yerlere kaydedip lazım olduğunda da bulamadığım tarfiler öyle arttı ki, aslında blogdan en çok da kendimin faydalandığını farkettim. 🙂 O yüzden arşivimdeki tariflerden beğendiklerimi yayınlamaya karar verdim. İnşallah hızlı bir şekilde yeni yazı yazmaya devam edebilirim.

Untitled

İlk tarif instagram’dan sükrankaymak’da gördüğüm süt dilimi tarifi. Yasir markette satılan paketli versiyonları almamı istedikçe bunu yaparım diye düşünmüştüm ama bunun içinde de krem şanti var 😉 Ben çocuklarımı şekerden ne kadar uzak tutmak istersem isteyeyim, sıfır şeker durumu olmuyor maalesef.  Ne kadar az şeker o kadar iyi, o yüzden mümkün olduğunca az yapmaya çalışıyorum bu tip yiyecekleri. Böyle konuşarak hevesinizi kırmadıysam buyrun tarife geçelim 🙂

MALZEMELER

2 yumurta
1,5 Türk kahvesi fincanı şeker
1,5 kahve fincanı süt
1 kahve fincanı sıvıyağ
1,5 yemek kaşığı kakao
1 su bardağı un
yarım paket kabartma tozu
kreması için;
200 ml krema
1 paket toz krem şanti
1 damla limon
1-2  yemek kaşığı süt

YAPILIŞI

Krema için olan malzmeler mikserde yüksek devirde koyu kıvama gelene kadar çırpılır. Soğuyana kadar buzdolabında bekletilir.
Kek için yumurta ve şeker çırpılıp içine diğer malzemeler de eklenir.
Kek yağlı kağıt serilmiş fırın tepsisine dökülür.
180 derecelik fırında 15 dk pişirilir.
Kekten istenilen büyüklükte parçalar kesilir ve iki parça arasına krema sürülerek servis edilir.

Untitled

Süt Dilimi

Hala blogumu okuyan varsa, herkese selamlar! 🙂

Son zamanlarda bir yerlere kaydedip lazım olduğunda da bulamadığım tarfiler öyle arttı ki, aslında blogdan en çok da kendimin faydalandığını farkettim. 🙂 O yüzden arşivimdeki tariflerden beğendiklerimi yayınlamaya karar verdim. İnşallah hızlı bir şekilde yeni yazı yazmaya devam edebilirim.

Untitled

İlk tarif instagram’dan sükrankaymak’da gördüğüm süt dilimi tarifi. Yasir markette satılan paketli versiyonları almamı istedikçe bunu yaparım diye düşünmüştüm ama bunun içinde de krem şanti var 😉 Ben çocuklarımı şekerden ne kadar uzak tutmak istersem isteyeyim, sıfır şeker durumu olmuyor maalesef.  Ne kadar az şeker o kadar iyi, o yüzden mümkün olduğunca az yapmaya çalışıyorum bu tip yiyecekleri. Böyle konuşarak hevesinizi kırmadıysam buyrun tarife geçelim 🙂

MALZEMELER

2 yumurta
1,5 Türk kahvesi fincanı şeker
1,5 kahve fincanı süt
1 kahve fincanı sıvıyağ
1,5 yemek kaşığı kakao
1 su bardağı un
yarım paket kabartma tozu
kreması için;
200 ml krema
1 paket toz krem şanti
1 damla limon
1-2  yemek kaşığı süt

YAPILIŞI

Krema için olan malzmeler mikserde yüksek devirde koyu kıvama gelene kadar çırpılır. Soğuyana kadar buzdolabında bekletilir.
Kek için yumurta ve şeker çırpılıp içine diğer malzemeler de eklenir.
Kek yağlı kağıt serilmiş fırın tepsisine dökülür.
180 derecelik fırında 15 dk pişirilir.
Kekten istenilen büyüklükte parçalar kesilir ve iki parça arasına krema sürülerek servis edilir.

Untitled

Kupta Tramisu

Untitled

Kupta tramisunun tarifini instagram’da sumeyyeomer’den aldım. Ben hemen hemen her misafirime severek yapıyorum, umarım siz de beğenirsiniz.

MALZEMELER
1 litre süt
2 yumurta sarısı
400 gr. labne peyniri
4 yemek kaşığı un
3,5 çay bardağı şeker
2 paket vanilya
kedidili bisküvileri ıslatmak için;
2 bardak sıcak su
2 yemek kaşığı nescafe
2 paket kedidili bisküvi
üzeri için;
arzu ederseniz kakao eleyebilirsiniz ya da benim gibi rulokat, fıstık ve çilekle de süsleyebilirsiniz.

YAPILIŞI
Muhallebi malzemelerinden labne ve vanilya hariç olanlar bir tencerede sürekli karıştırılarak kaynatılır. Biraz ılıdıktan sonra içine labne ve vanilya da ilave edilip çırpılır.
Her kup için bir adet kedidili ikiye bölünerek nescafeli karışımla ıslatılır ve kupun içine yerleştirilir. Sizin kuplarınız daha büyükse iki adet kedidili bisküvisi de kullanabilirsiniz. Muhallebi kuplara pay edildikten sonra üzerleri süslenip soğuk olarak servis edilir.

Kupta Tramisu

Untitled

Kupta tramisunun tarifini instagram’da sumeyyeomer’den aldım. Ben hemen hemen her misafirime severek yapıyorum, umarım siz de beğenirsiniz.

MALZEMELER
1 litre süt
2 yumurta sarısı
400 gr. labne peyniri
4 yemek kaşığı un
3,5 çay bardağı şeker
2 paket vanilya
kedidili bisküvileri ıslatmak için;
2 bardak sıcak su
2 yemek kaşığı nescafe
2 paket kedidili bisküvi
üzeri için;
arzu ederseniz kakao eleyebilirsiniz ya da benim gibi rulokat, fıstık ve çilekle de süsleyebilirsiniz.

YAPILIŞI
Muhallebi malzemelerinden labne ve vanilya hariç olanlar bir tencerede sürekli karıştırılarak kaynatılır. Biraz ılıdıktan sonra içine labne ve vanilya da ilave edilip çırpılır.
Her kup için bir adet kedidili ikiye bölünerek nescafeli karışımla ıslatılır ve kupun içine yerleştirilir. Sizin kuplarınız daha büyükse iki adet kedidili bisküvisi de kullanabilirsiniz. Muhallebi kuplara pay edildikten sonra üzerleri süslenip soğuk olarak servis edilir.

çay saati

Untitled

Bu sofrayı, twitter vesilesiyle tanıştığım kevser abla ve gülsev abla için hazırladım.. İki yemek ustasını ağırlarken heycanlanmadım desem yalan olur 😉 Neyseki annemin yardımlarıyla içime sinen bir sofra oldu..
Evime gelip güzel sohbetleriyle soframa konuk oldukları için tekrar teşekkürler..

menü:
peynirli zarf börek, dereotlu patatesli poğaça
kuru patlıcan&biber dolması
zeytinyağlı ayvalı kereviz
yeşil salata
yufka çanağında jülyen sebze salatası
çatal
incirli kurabiye
ceviz kurabiye
kupta tiramisu

Annelik üzerine birkaç mesele…

IMG_1623

Belki sosyal medya üzerinden haberi olanlar vardır, ben ikinci kez anne oldum hamdolsun. Abimiz gibi Salih de bir süre yoğun bakımda kaldı. Tabi onun gibi iki ay değil, 15 gün.. Şimdi geçtiği için şükrediyorum ama o günler gerçekten benim için çok zordu. İnsanın doğurduğu çocuğuna 15 gün elini sürememesi, hergün sadece iki dk gördükten sonra yüzünü unutması iç sızlatan birşey. Yoğun bakımın kapısında beraber beklediğimiz ailelere bakınca kendi halimden şikayet etmeye utanır oldum. Beterin beteri var.. Allah hastane köşelerinde derman arayanların yardımcısı olsun.

Şimdi Salih üç aylık, şükürler olsun sağlığı iyi durumda.

Her zaman ikinci çocuğun daha kolay büyüdüğünü söyler dururlardı, doğruymuş. Öncelikle sizi nelerin beklediğini bildiğiniz için sizi zorlayan her durumda şaşkına dönmüyorsunuz. İlk çocuk bir anda özgür hayatınıza engel olunca hafif bir şaşkınlık oluyor. Yasir için 8 ay boyunca sütü sağarak verdiğimi düşünürsek, özgürlüğümün nasıl engellendiği biraz olsun anlaşılır. Süt sağma üç saatte bir yaptığım bir saat süren bir işti, iki saatte bir de yarım saat süren besleme işim vardı. Aralarda alt açmalar, uyutma çalışmaları ve şanslıysam yemek yeme.. Huf, yazarken yoruldum. 🙂

Yasir’de hep sütü sağmaya odaklandığım için onun her ağlamasını kendime engel olarak algılıyordum. Aslında fedakarlık yapıyordum ama istediğim hep sağabilmek için kendime zaman ayırabilmekti. Bu düşünce sağma işi sona erdiğinde de devam etti farkında olmadan. Çocuk bana engel oluyor düşüncesi aslında kolay olan işleri bile zorlaştırıyor, insan hiçbir şeyden zevk alamaz hale geliyor.

Bu sefer bu düşünce yapısından uzaklaşmaya çalışıyorum. Ne zaman ki işlerin arasında çocuk bakmak yerine, çocuk bakmanın arasında işlere vakit ayırmaya odaklandım, o zaman huzur buldum. Yeni bebekli insanların en az üç yıl kendilerine belki hiç zaman ayıramayacaklarını kabullenmesi gerekiyor. Tabi ki öyle olmuyor ama beklenti içinde olmamak sonradan önümüze çıkan güzelliklere daha fazla kıymet vermemize sebep oluyor. Ama insan hep kendi özel zamanının beklentisi içinde olunca, aralarda hediye gelen minik zamanlar bile gözüne az görünüyor, mutlu olamıyor.

Bir anne önce bencil düşünce yapısından kurtulmalı. Bugün dışarı çıkamadım, iki dk oturamadım, bana hiç rahat vermedi demek yerine empati yapmalı; çocuğum rahat edemedi, bugün bir sıkıntısı vardı demeli.

Bu durumda babalara da çok iş düşüyor. Kendini çocuklara dayan eşine merhametle yaklaşıp yardım talebinde bulunan bir baba, huzurlu bir anne demek. Çocuk işi annenin görevi deyip kenara çekilmek, anneyi çocuklarına karşı sabırsız ve hırçın yapıyor.

Bu yazı kendi açımdan bir özeleştiri yazısı aslında. Kendimde bu farkındalığı canlı tutmak istiyorum. Bu sefer anneliğin ve bebeğin en güzel zamanlarının tadını çıkarmaya odaklanmak istiyorum. Uykusuz gecelere, az gelen süte, eve tıkılıp kalmaya ah vah edip güzel anları kaçırmak istemiyorum. Çünkü günler çok hızlı akıp geçiyor, anne olmak çok büyük bir nimet ve ben şikayet edip şükürsüz olmaktan korkuyorum.

Annelik üzerine birkaç mesele…

IMG_1623

Belki sosyal medya üzerinden haberi olanlar vardır, ben ikinci kez anne oldum hamdolsun. Abimiz gibi Salih de bir süre yoğun bakımda kaldı. Tabi onun gibi iki ay değil, 15 gün.. Şimdi geçtiği için şükrediyorum ama o günler gerçekten benim için çok zordu. İnsanın doğurduğu çocuğuna 15 gün elini sürememesi, hergün sadece iki dk gördükten sonra yüzünü unutması iç sızlatan birşey. Yoğun bakımın kapısında beraber beklediğimiz ailelere bakınca kendi halimden şikayet etmeye utanır oldum. Beterin beteri var.. Allah hastane köşelerinde derman arayanların yardımcısı olsun.

Şimdi Salih üç aylık, şükürler olsun sağlığı iyi durumda.

Her zaman ikinci çocuğun daha kolay büyüdüğünü söyler dururlardı, doğruymuş. Öncelikle sizi nelerin beklediğini bildiğiniz için sizi zorlayan her durumda şaşkına dönmüyorsunuz. İlk çocuk bir anda özgür hayatınıza engel olunca hafif bir şaşkınlık oluyor. Yasir için 8 ay boyunca sütü sağarak verdiğimi düşünürsek, özgürlüğümün nasıl engellendiği biraz olsun anlaşılır. Süt sağma üç saatte bir yaptığım bir saat süren bir işti, iki saatte bir de yarım saat süren besleme işim vardı. Aralarda alt açmalar, uyutma çalışmaları ve şanslıysam yemek yeme.. Huf, yazarken yoruldum. 🙂

Yasir’de hep sütü sağmaya odaklandığım için onun her ağlamasını kendime engel olarak algılıyordum. Aslında fedakarlık yapıyordum ama istediğim hep sağabilmek için kendime zaman ayırabilmekti. Bu düşünce sağma işi sona erdiğinde de devam etti farkında olmadan. Çocuk bana engel oluyor düşüncesi aslında kolay olan işleri bile zorlaştırıyor, insan hiçbir şeyden zevk alamaz hale geliyor.

Bu sefer bu düşünce yapısından uzaklaşmaya çalışıyorum. Ne zaman ki işlerin arasında çocuk bakmak yerine, çocuk bakmanın arasında işlere vakit ayırmaya odaklandım, o zaman huzur buldum. Yeni bebekli insanların en az üç yıl kendilerine belki hiç zaman ayıramayacaklarını kabullenmesi gerekiyor. Tabi ki öyle olmuyor ama beklenti içinde olmamak sonradan önümüze çıkan güzelliklere daha fazla kıymet vermemize sebep oluyor. Ama insan hep kendi özel zamanının beklentisi içinde olunca, aralarda hediye gelen minik zamanlar bile gözüne az görünüyor, mutlu olamıyor.

Bir anne önce bencil düşünce yapısından kurtulmalı. Bugün dışarı çıkamadım, iki dk oturamadım, bana hiç rahat vermedi demek yerine empati yapmalı; çocuğum rahat edemedi, bugün bir sıkıntısı vardı demeli.

Bu durumda babalara da çok iş düşüyor. Kendini çocuklara dayan eşine merhametle yaklaşıp yardım talebinde bulunan bir baba, huzurlu bir anne demek. Çocuk işi annenin görevi deyip kenara çekilmek, anneyi çocuklarına karşı sabırsız ve hırçın yapıyor.

Bu yazı kendi açımdan bir özeleştiri yazısı aslında. Kendimde bu farkındalığı canlı tutmak istiyorum. Bu sefer anneliğin ve bebeğin en güzel zamanlarının tadını çıkarmaya odaklanmak istiyorum. Uykusuz gecelere, az gelen süte, eve tıkılıp kalmaya ah vah edip güzel anları kaçırmak istemiyorum. Çünkü günler çok hızlı akıp geçiyor, anne olmak çok büyük bir nimet ve ben şikayet edip şükürsüz olmaktan korkuyorum.

Yeşil Zeytin Salatası

Untitled

Şubat ayı aile kahvaltımızda teyzeme giderken yapıp götürdüğüm pratik bir kahvaltı salatası… Tarifi kevserin mutfağı blogundan aldım.

MALZEMELER

1 kase biberli yeşil zeytin
taze soğan (ben kullanmadım)
maydonoz
dereotu
1 çay bardağı iri kıyılmış ceviz
konserve mısır

sosu için;
pulbiber
kekik
sumak
1 yemek kaşığı zeytinyağı
1 yemek kaşığı nar ekşisi

YAPILIŞI

Zeytinler dilimlenip, kıyılmış yeşilliklerle karıştırılır. Ceviz de ilave edilir. Sos için olan malzemeler de karıştırılıp salataya dökülür. Mısırla süslenen salata soğuk olarak servis edilir.

 

çay menüsü

Untitled

Şubat ayında arkadaşlarım Neslihan, Arzu ve tatlı çocukları Alara ve Asaf bebeğimi görmek için gelip evimizi şenlendirdiler. Bu güzel günün menüsü ise şöyleydi;

Top top köfte,
Domates soslu mantarlı arpa şehriye pilavı,
Peynirli midye börek,
Yeşil salata,
Zeytinyağlı ayvalı kereviz,
Ispanaklı rulo salata,
ve
Karamelli muhallebi,
Islak kurabiye..
Untitled